Merhaba Ben Doktor Mahmut DEMET. Tıp doktoruyum. Yaklaşık olarak 20 yıla yakın bir süredir Medikal Estetik tedavileri ile ilgilenmekteyim.
Bu konuda bilgi sahibi olmak için bir çok meslektaşım gibi yurt dışı ve yurt içinde kurs, seminer, kongre ve çalıştaylara katıldım. Yapılan işlemler tamamen tıbbi işlemler olduğundan dolayı, hastalarımıza zarar vermeden faydalı olabilmek için tüm meslektaşlarım gibi tüm gelişmeleri ve uygulamaları ciddiyetle ve titizlikle takip ettim. Kanaatimce bahsedilen işlemlerden kişilerin zarar görmemesi için, bu alanda yetkinleşmiş doktorlardan hizmet alınması gerekmektedir.
Mezoterapi konusunda daha önceleri sıklıkla bilgi verildiği için, ben önemli olduğuna inandığım birkaç konuya değineceğim.
MEZOTERAPİ NEDİR?
Derimiz 3 tabakadan oluşur. En dıştan içe doğru ectoderm (dış tabaka), mesoderm (orta tabaka), endoderm (iç tabaka). Mezoterapi’nin kelime anlamı orta deri tedavisidir, yani mezodermi ilgilendiren ya da mezoderm kaynaklı tüm hastalıklar, mezoterapinin çatısı altında tedavi edilebilir. Modern tıbbın bir parçası olan bu teknikle, klasik tedavilerden çok daha hızlı, zararsız ve etkin bir tedavi söz konusudur.
MEZOTERAPİ ALANLARI
Mezoterapi bir çok alanda tedavi hizmeti vermektedir. Kısaca örneklemek gerekirse;
ESTETİK KULLANIMLARI;
- Sellülit
- Allopesia (Saç Dökülmesi),
- Yüzde yapılan gençleştirme uygulamaları,
- Vücut şekillendirme,
- Yara, yanık izleri (skatrisler)
- Strialar (çatlaklar)
DIĞER KULLANIM ALANLARI;
- Romatoloji (her türlü ağrı, tendinit, bel ağrısı, artritler vs.)
- Dolaşım Problemleri (varis, varis ülserleri )
- Migren
- Spor Hekimliği (her türlü yaralanmalar, yumuşak dokulara bağlı ortopedik ağrıları)
KONTRENDIKASYONLARI
(Uygulanmaması Gereken Durumlar )
- Son dönem Kalp Yetmezliği ,
- Diyabetis mellitus (özellikle Nph kullananlar),
- Antikuagülan Tedavi Altındaki Hastalarda ,
- Böbrek yetmezliği,
- Kullanılan ilaçlara karşı duyarlılığı olanlar.
MEZOTERAPİ UYGULANIMI
Mezoterapi tedavisinde bir kural vardır;
en az dozla, en iyi, en hızlı tedavi. Bu kural aslında klasik tıbbın ana fikri olan “ÖNCE ZARAR VERME” ilkesinden yola çıkmıştır. Bu modern tıb tedavisinde amaç lokal, hastalıklı bölgeye belli ilaç karışımlarını (mezoterapi kokteyli), hastaya özel hesaplarla bu konuda eğitimli ve yetkin bir doktor tarafından verilmesi esasına dayanır. Yani kısacası mezoterapide hastaya özel tedavi söz konusudur.
Her hastaya verilecek total doz aynı olsa da içerikdeki ilaç kokteyli hastanın problemine, metobolizmasına ve vücud metrekaresine göre hesaplanarak hazırlanmalıdır. Hazırlanan ilaç kokteyleri özel mezoterapi iğneleri ile enjektör yardımıyla hastalıklı bölgeye uygulanır. Yapılacak tedaviye göre kullanılacak iğne de değişiklik gösterir. Fakat unutulmamalıdır ki, mezoterapi iğneleri bilinen iğnelerden çok çok ince ve kısadır. Tedavide ağrı söz konusu değildir. Tedavi genel olarak 15-20 dk. yı geçmez.
Mezoterapi konusunda en çok sorulan sorular bu tedavide kullanılan ilaçlar ve etkinlikleri ve elbetteki yan etkileri olup olmadığıdır. Bu tekniğin amacı normalde oral, musküler yada intravenöz yollarla olan diğer klasik tedavilere göre çok daha düşük dozlarla çok daha kısa sürede ve tüm vücut sistemine karışmayarak sadece hastalıklı bölgeyi tedavi etme esasına dayanır.
Kısacası, mezoterapi de kullanılan ilaçların ağızdan alacağınız bir ağrı kesici kadar zararı bile yoktur. Tüm bunlar ancak mezoterapi eğitimi almış bir doktor tarafından yapılabilir. Aslında çok daha öncesinde belki de bilinmesi gereken şudur ki zaten insan vücuduna hekim dışı kişilerin müdahale etmesi kanunlarımıza göre de yasaktır.
Halk arasında her ne kadar mezoterapi sadece tıbbi estetik olarak bilinse de kullanım alanları çok geniştir. Elbette mezoterapi Türkiye’de estetik alanda hasta akımına daha çok uğramaktadır.
Kullanıldığı birkaç bölgeye örnek verecek olursak;
SELLÜLIT
Sellülit yıllardır kadınların fiziğini bozmakla beraber kendine olan güveni de azaltmıştır. Sellülit belli yapıdaki hanımları seçen sınırlı bir problem değildir, fiziksel özelliklerden bağımsız zayıf, kilolu, atletik veya büro işi yapan tüm hanımlarda sellülit görülebilir. Fazla kilolar selülit nedeni değildir. Bağ dokusundaki hasar gören bandlar çekilince deride çekilmeler olur ve büyüyen yağ hücreleri çıkıntılar yapar, sellülitli deri portakal kabuğu gibi girintili çıkıntılı görünüm alır.
Bölgesel zayıflama ve sellülit tedavisinde bel, basen, kalçalar, bacak üst bölümünün iç ve dış kısmı, dizin içi ve yanları, karın, omuz ve kol gibi yağ dokusunun aşırı toplandığı bütün bölgelere uygulanır. İlaçlar mikroenjeksiyon tekniği ile cilde 1-6 mm. derinliğinde ve ortalama 1 cm. aralıklarla enjekte edilir. Enjeksiyonun içine belli farmakolojik özelliklere sahip ilaçlar konur. Bu ilaçlar bölgesel kan dolaşımını düzenleyen genellikle doğal bitkisel ilaçlardır. İlaçların kombinasyonu hastaya göre değişir. Tedavi ağrısızdır. Tedavi hastanın durumuna göre 8-15 seans uygulanır.
Bu tedavide yağlı, kızartma türü yiyecekler ve tuz mümkün olduğunca azaltılır, alkol, katı yağ, kafeinli gıdalar ve sodanın kullanılmaması, sigara içiliyorsa azaltılması önerilir. İçilen su miktarı günlük 2,5 - 3 litreye çıkarılır, yürüyüş ve yüzme ile aktivite artırılır.
GENEL ÖNERİLER:
- Ekmeği, sadece sabah alınız.
- Kahve Kullanmayınız. Yapay tatlandırıcı kullanınız.
- Sigara içmeyiniz.
- Kışın günde 1 - 1,5 lt., yazın 2 - 3 lt. su içiniz.
- Yürüyüş, yüzme, bisiklete binme önerilir.
SEANS ÖNCESİ :
- Tedaviden önce banyo yapınız.
- Saçlı deri tedavisi için saçlarınızı yıkayınız.
- Temiz ve bol elbise ile geliniz. (Sıkı jean giymeyiniz)
- Herhangi bir merhem, krem kullanmayınız.
- 24 saat önceden aspirin almayınız.
SEANS SONRASI:
- 48 saat boyunca güneşe çıkmayınız.
- 48 saat boyunca aspirin kullanmayınız.
- 3 gün boyunca iyonizasyon ve elektroterapi yaptırmayınız.
- Hemen duş almayınız.
- Krem, merhem vs. kullanmayınız.
SAÇ DÖKÜLMESİNE KLİNİK YAKLAŞIM
Her iki cinste kıllanma özellikleri, sekonder seks karakterlerindendir.
Embriyolojik hayatın 9. haftasında ilk olarak kaşlar, üst dudak ve çenede kıl follikülleri belirir. 22. haftada tüm follikülerin gelişimi tamamlanmıştır. Vücut yüzeyi genişledikçe folliküllerin yoğunluğunda bir azalma olur. Normal şartlarda, yetişkin hayatta yeni folliküllerin gelişmeyeceği kabul edilir.
Erişkinde total follikül sayısı 5 Milyon civarındadır.
Saç büyümesine etkili olan faktörler başlıca:
1) Genetik Program (Saçlar uzun, kirpikler kısa olduğu gibi)
2) Hormonal Faktörler (Tiroid, sex hormonları vs.)
3) Çevresel Etkenler (Hava ısısı, iklim, güneş ışığı vb.)
Saçın uzamasını ve keratinizasyonunu etkileyen faktörlerin başında besin maddeleri gelir. Protein yetmezliği saçların dökülmesine, incelmesine ve beyazlaşmasına yol açar.
B grubu vitaminlerin gerekli olduğu, A vitamininin ise epitel farklılaşmasını inhibe ettiği için saç dökülmesine yol açtığı gösterilmiştir.
ANDROGENETIK ALOPESI (AGA)
Bu terim, genetik olarak yatkın kadın ve erkeklerde androjenlerin etkisi ile ortaya çıkan fizyopatolojisi tam olarak aydınlatılamamış bir tür saç kaybını ifade eder. AGA’da periferal androjenizm (artmış hedef organ duyarlılığı) sebep olarak tanınmasına ve minyatürizasyon belirgin özellik olarak kabul edilmesine rağmen henüz etyoloji yeterince aydınlatılamamıştır.
AGA etyolojisinde üç önemli faktör saptanmıştır:
1) Genetik predispozisyon
2) Yaş faktörü
3) Androjenik uyarı
AGA, toplumda sıktır. Erkeklerde 70 yaşında %80 mevcuttur. Kadınlarda 40 yaşında %25 iken yukarısında %50 oranında AGA bulunur.
ALOPESI TEDAVİSİ
Mezoterapi ile alopesi tedavisindeki primer amaç, mevcut saçların kalitesini ve dayanıklılığını artırmaktır, sekonder olarak da yeni saç çıkmasını sağlamaktır. Bu amaçla belli seans aralıklarıyla saclı derinin mezodermal tabakasına ilac kokteyli enjeksiyonu yapılmaktadır.
SEANS ARALIKLARI:
İlk ay haftada bir olmak üzere toplam 4 seans, 2. ay 15 günde bir olmak üzere 2 seans, 3. ve 4. ayda birer kez olmak üzere 2 seans şeklinde tedavi uygulanır. Hastanın klinik durumuna ve tedaviye cevaba göre seanslar artırılabilir.
SONUÇ
Mezoterapi; etkinliği bütün dünyada kanıtlanmış bir tıp yöntemidir. Bir çok ülkede uygulanıyor olması, her gün binlerce doktorun hastalarına uygulaması, yararlı bir yöntem olduğunun en güçlü kanıtıdır. Hasta ile hekim arasında etkin bir diyaloğun kurulması, sonuçların bir an önce ve en iyi şekilde elde edilmesi için gereklidir.
SON SÖZ
“Elli yıldan beri, kadın güzelliğine ilişkin anlayışlar oldukça gelişti ve Rubens’in cesur modelleri artık moda değil.
Günümüzde sellülit bir çirkinlik olarak görülüyor ve bugünün kadınları bu patolojik duruma ilişkin tıbbi yanıtlar almak için gönüllü başvurularda bulunuyorlar.
Biz sellülit yerine lipodistrofi demeyi tercih ediyoruz.
Saygıyla ...
