Estetik Dergisi

ESTETİKTE YENİ TREND OMURGA ESTETİĞİ - Op. Dr. FATİH KIRAR

ESTETİKTE YENİ TREND OMURGA ESTETİĞİ - Op. Dr. FATİH KIRAR

Son yıllarda, sağlık ve teknolojinin buluşması, hastalıkların tedavilerinden çok, sağlıklı ve estetik bir yaşam biçimini elde etmenin çabalarını hızlandırmıştır. Bu noktada pek çok anatomik alan estetik konusu içerisine girmiştir. Teknik ve tecrübelerin ilerlemesiyle daha önceki yıllarda daha zor tedavi edilen ve ameliyat gerektiren hastalıkların daha kolay ve ameliyatsız tekniklerle tedavi edildiğine yıllar içerisinde şahit olmaktayız. Son on yıl içerisinde bir rinoplasti tekniğinin geldiği noktayı düşünmemiz bile ilerlemenin boyutunu görmemiz için yeterlidir.

Omurga estetiği ise ilk defa tarafımca dillendirilmiş olup omurga hastalıklarının tedavisini, yüksek teknolojinin katkısıyla daha kolay ve ameliyatsız yöntemlerle gerçekleştirmekle birlikte insanın tüm bedenini estetik olarak sergileyecek elegans bir duruş için geleceğin omurga kodlarını yazan, yeni ve özel teknikleri içeren bir kavramdır. Her zaman dediğim gibi “omurga estetiği yüz estetiğinden daha değerlidir.” Çünkü yüzü sergileyen omurgadır. Her ne kadar güzel bir yüzünüz olursa olsun yürüyüşünüz, duruşunuz ve oturuşunuz estetik ve naturel olmadığı sürece estetik bir bedene sahip olduğunuzu söylemek mümkün olamaz. Estetik, vücudun bütünüyle naturel bir ahenk sergilemesidir. Bu serginin vitrini omurgadır. Bu sebepten omurga sağlığına, matematiğin geometriyle birleştiği en doğru fiziksel formülün şiirleşmiş hali olarak bakmaktan hep onur duymuşumdur.

Peki, omurga sağlığı ile ilgili nereden nereye geldik?

Geçen yüzyılın son çeyreği, omurga sağlığı gelişimi açısından ivmelenmenin başladığı dönem olmuştu. Özellikle yeni gelişen cerrahi mikroskop cihazlarıyla mikrocerrahi tekniklerinin hızla tecrübeye dönüşmesi ve gelişmesiyle artık açık cerrahiler sorgulanmaya başlamıştı. Zira açık cerrahiler normal dokulara mikrocerrahilere kıyasla saygın değildi. Tarih boyunca tüm hekimlerin arayış ve çabaları, ilahi yapıya mümkün olan en az dokunuşla en etkili sonucu elde etmek olmuştu. Zaten “Primum non nocere” yani “önce zarar verme” hekimlik kitabının ilk kuralıydı. Yine teknolojinin ilerlemesiyle omurga kırıkları gibi ağır tablolarda aylarca yatış ve tüm vücut alçılanması gibi ağır tedaviler, implant teknolojisiyle gerçekleştirilen cerrahi işlemler sayesinde tarih olmuş, hasta aynı gün ayağa kalkıp kısa zaman içerisinde hayata katılabilir olmuştu. Yine skolyoz gibi hayatı engelli yaşamaya bırakılan insanların, cerrahi işlemlerle normal bir hayata kavuşması artık gelişmelerin doğal sonucu olmuştu. Tabi en etkili tedaviyi en kolay yöntemlerle elde etme çabası tüm dünyada hızla devam ediyordu. Mikrocerrahideki gelişmeleri endoskopik cerrahi gelişmeler takip etmişti. Daha küçük kesiler ve hastalıklı bölgeye daha kolay ulaşma arayışlarına katkı sağlamıştı. Ve hızla gelişmeler devam ediyordu...

Son yıllarda şahsımın da ileri tecrübeleri olan basit girişimsel yöntemler omurga hastalıklarında ümit vadetti. Önceki yıllarda cerrahi yöntemlerle ancak tedavi edilebilen bel fıtığı, boyun fıtığı, kanal daralması, omurga kaymaları hatta skolyoz gibi hastalıklarda ameliyatsız ileri girişimsel yöntemler, ameliyat yöntemlerinden etkili ve güvenli sonuçları tecrübe etmektedir. Özellikle fizik tedavi yöntemlerinden fayda görememiş ve ameliyat yöntemlerinden başka bir çözüm önüne konulamamış hastaların sıklıkla tercihi ameliyatsız tedavi yöntemleri olmaktadır. Bu yöntemlerin en büyük avantajı lokal anesteziyle 15-20 dk. sürelerde gerçekleştirilebilmesi ve günlük hayata hemen dönülebilmesidir, tabi ağrısız bir hayat. Önüne ameliyat alternatifleri sunulmuş çaresizlikle arayış içinde olan insanların, bu yeni ve son trendler ile kısa zamanda sağlıklarına kavuştuğunu görmek bizler için de büyük bir mutluluk vesilesi olmaktadır.

Ya gelecekte omurgaya dair ne konuşacağız?

Yeni dünya kodlarında yakın gelecekte omurga hastalıklarından çok omurga estetiğini konuşur olacağız. Günlük yaşantı içerisinde yaşam kalitesini düşüren bu denli problemleri ve hastalıkları olan omurganın, artık hastalık sonrası tedavi edilir bir durum olmaktan çıkıp yaşam için sağlığına ihtiyaç duyulan değil, sağlık için omurga merkezli bir yaşam tarzının benimsendiği dönemlerin ayak seslerini duymaktayız. Dr. Fatih Kırar olarak, bu dönemlerin ilk adımlarını atmaktan da gurur duymaktayım. Kendi kliniğimde, son trend ameliyatsız omurga hastalıkları tedavi yöntemlerini uygulamakla birlikte omurga estetiğine dair yeni ve ilk uygulamaları gerçekleştirmek ayrıca bu konseptte ilk olmak ve dünyanın her yerinden sağlıklı ve estetik omurga için gelen misafirlerimize hizmet sunmak Ülkemiz adına büyük bir onur.

Ve son olarak parolam; AŞK BU...

OP. DR. FATİH KIRAR

Beyin, Sinir ve Omurga Cerrahı

01/12/2020
Paylaş: